SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ

<< 2788 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

24 - (2788) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو أسامة عن عمر بن حمزة، عن سالم بن عبدالله. أخبرني عبدالله بن عمر قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يطوي الله عز وجل السماوات يوم القيامة. ثم يأخذهن بيده اليمنى. ثم يقول: أنا الملك. أين الجبارون؟ أين المتكبرون؟ ثم يطوي الأرضين بشماله. ثم يقول: أنا الملك. أين الجبارون؟ أين المتكبرون؟".

 

{24}

Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Ömer b, Hamza'dan, o da Salim b. Abdillah'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Abdullah b. Ömer haber verdi. (Dediki): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:

 

«Allah (Azze ve Celle) Kıyamet gününde gökleri dürecek; sonra onları sağ eline alacaktır. Sonra: Melik benim; cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler? diyecektir. Sonra sol eliyle yerleri dürecek. Sonra: Melîk benim. Cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler? buyuracaktır.»

 

 

25 - (2788) حدثنا سعيد بن منصور. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن). حدثني أبو حازم عن عبيدالله بن مقسم؛

 أنه نظر إلى عبدالله بن عمر كيف يحكي رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "يأخذ الله عز وجل سماواته وأرضيه بيديه. فيقول: أنا الله. (ويقبض أصابعه ويبسطها) أنا الملك" حتى نظرت إلى المنبر يتحرك من أسفل شيء منه. حتى إني لأقول: أساقط هو برسول الله صلى الله عليه وسلم؟

 

[ش (يقبض أصابعه ويبسطها) هو النبي صلى الله عليه وسلم. قال القاضي: في هذا الحديث ثلاثة ألفاظ: يقبض ويطوي ويأخذ. كله بمعنى الجمع. لأن السموات مبسوطة والأرضين مدحوة وممدودة، ثم يرجع ذلك إلى معنى الرفع والإزالة وتبديل الأرض غير الأرض والسموات. فعاد كله إلى ضم بعضها إلى بعض، ورفعها وتبديلها بغيرها. قال: وقبض النبي صلى الله عليه وسلم أصابعه وبسطها تمثيل لقبض هذه المخلوقات وجمعها بعد بسطها، وحكاية للمبسوط والمقبوض وهو السموات والأرضون، لا إشارة إلى القبض والبسط، الذي هو صفة القابض والباسط، سبحانه وتعالى. (يتحرك من أسفل شيء منه) أي من أسفله إلى أعلاه. لأن، بحركة الأسفل، يتحرك الأعلى، ويحتمل أن تحركه بحركة النبي صلى الله عليه وسلم، بهذه الإشارة. ثم قال القاضي: والله أعلم بمراد نبيه صلى الله عليه وسلم فيما ورد في هذه الأحاديث من مشكل. ونحن نؤمن بالله تعالى وصفاته ولا نشبه شيئا به ولا نشبهه بشيء. ليس كمثله شيء وهو السميع البصير. وما قاله رسول الله صلى الله عليه وسلم وثبت عنه فهو حق وصدق. فما أدركنا علمه فبفضل الله تعالى. وما خفي علينا آمنا به ووكلنا علمه إليه، سبحانه وتعالى، وحملنا لفظه على ما احتمل في لسان العرب الذي خوطبنا به. ولم نقطع على أحد معنييه، بعد تنزيهه سبحانه وتعالى عن ظاهره الذي لا يليق به سبحانه وتعالى. وبالله التوفيق].

 

{25}

Bize Saîd b. Mansûr rivayet etti, (Dediki): Bize Yakub (yâni; İbni Abdirrahman) rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Kâzim, Ubeydullah b. Miksem'den rivayet ettiki, kendisi Abdullah b. Ömer'in, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i nasıl taklid ettiğine bakmış:

 

«Allah (Azze ve Celle) gökleriyle yerlerini ikî eliyle tutacak ve: Allah benim! Melik benim! buyuracaktır.» demiş. Parmaklarını yummuş ve açmış.

 

(Abdullah demişki:) Hattâ minbere baktım, altından bir şey kıpırdıyordu. Kendi kendime : Acaba bu minber Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i düşürecek mi, dedim.

 

 

26 - (2788) حدثنا سعيد بن منصور. حدثنا عبدالعزيز بن أبي حازم. حدثني أبي عن عبيدالله بن مقسم، عن عبدالله بن عمر، قال:

 رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم على المنبر، وهو يقول "يأخذ الجبار، عز وجل، سماواته وأرضيه بيديه" ثم ذكر نحو حديث يعقوب .

 

{26}

Bire Saîd b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Aziz b. Ebi Hazim rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Ubeydullah b. Miksem'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde gördüm:

 

«Cebbar (Azze ve Celle) gökleriyle yerlerini iki eliyle tutacak...» buyuruyordu. Sonra Ya'kub'un hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.

 

 

İzah:

Ebû Hureyre rivayetini Buhârî «Kitâbu'r-Rikâk» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de; îbni Ömer rivayetini «Kitâbu't-Tevhid»'de tahric etmiştir.

 

Bu rivâyetlerdeki iki el tâbiri kudret mânâsına te'vil olunmuştur. Çünkü biz insanlar işlerimizi ellerimizle görürüz. Bundan dolayı bize anlayacağımız şekilde hitab olunmuştur. Sağ ve sol el tâbirleri misâl tamamlanmak için zikredilmişlerdir. Çünkü biz kıymetli gördüğümüz şeyleri sağ elle, başkalarını sol elle tutarız. Bir de bizim nazarımızda sağ el solun göremediği işleri görür. Göklerin yerden daha büyük olduğu malûmdur. Bu sebeple onları sağ ele, yerleri de sol ele izafe ederek istiâreyi bizim zihinlerimize daha açık surette ifâde etmiştir. Hakikatte Allah Teâlâ bir şeyin Kendisine daha ağır, diğerinin daha hafif olmasıyla vasıflanamaz. Kaadî İyâd diyor ki: «Bu hadîsde üç kelime var, hepsi toplamak mânâsına gelir. Bunlar: Kabzeder, dürer ve alır kelimeleridir.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in parmaklarını yumup açması Allah'ın mâhluklarını toplamasını temsilen anlatmak içindir.»

 

Minberin titremesi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu işaretini yaparken hareketinden ileri gelmiş olabilir. Maamafih Kaadî İyâd işittiğinin heybeti sebebiyle kendiliğinden titremiş olabileceğine de ihtimal vermektedir. Nitekim hurma kütüğü de ağlamıştı. Neticede Kaadî İyâd şunları söylemiştir: «Bu hadîslerde vârid olan müşkil kelimelerden Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ne kasdettiğini Allah bilir. Biz Allah Teâlâ'ya ve sıfatlarına iman eder, ona hiç bir şeyi benzetmez, onu da hiç bir şeye benzetmeyiz. Onun misli yoktur. Hakkıyle işiten, gören odur. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ne söylediyse haktır, doğrudur. Anlayabildiğimiz bir şey varsa Allah'ın lutfu keremiyledir. Anlayamadıklarımıza ise iman eder; ilmini Allah Teâlâ'ya havale eyleriz.» «Nerede yeryüzünün melikleri?» suâli bütün canlılar öldükten sonra sorulacaktır.